İlk Rota; Seydikemer

7 yıldır her yaz bir ege kıyısını keşfediyorum. Yukarıdan Çanakkaleden başladığım ege kıyılarını bu yaz itibariyle bitirdim hatta biraz fazla gittim Antalya Kaş ve Kalkana da 1 er gün ayırdım, önümüzdeki yaz nasipse Akdeniz kıyılarına başlayacağım. Kışın ortasında yaz için bir rota belirliyorum odak noktasını bulup oradan villasepeti.com sitesinden villa kiralayıp tarihi ve turistik yerlerin listesini çıkarıp ortalama 10 günlük tatil/gezi yapıyorum. Otellerin sizi sınırlayan saatlerine uymadan insandan ve gürültüden uzak sadece kendine has havuzu ile koronavirüsden uzak bir tatil yapmanın keyfini sürdüm. Bundan sonra da tercihimi bu yönde kullanacağım. Bu sene 12 gün boyunca Fethiye ve çevresinde idim. Deyim yerindeyse buralara aşık oldum. Sezen Aksunun “Kalbim Egede Kaldı” şarkısı tam da buraya yazılmış.

Nerden başlasam bilemiyorum. Başladığım ve bitirdiğim yerden başlayalım; Seydikemer.

Seydikemer…

İlk olarak yol güzergahımdan bahsedeyim. Fethiye’ye (Ölüdenize) Burdur üzerinden gittim. Nasa’nın da ben oradayken twit attığı yer olan ve dünyada mars yüzeyindekine benzer bir coğrafya dediği Salda Gölü ve çevresini görmeye gittim. (Gök bilimleri üzerine ilgim olduğu doğrudur. Eğer sizinde ilginiz var ise ve Android kullanıcıysanız “Star Chart” uygulamasını yüklemenizi tavsiye ederim.) Türkiyenin maldivleri (Saldivler) diye reklamı yapılan Salda gölünün ufak bir kısmı beyaz kum/çakıl ile kaplı aynı kısmın göl içerisi beyaz çamur ile ayağınızda güzel bir his bırakıyor.

Salda Gölü…

Neyse burada kısa bir gezi ve fotoğraf çekiminden sonra yola devam edip rotamı Fethiye’ye Ölüdeniz’e çevirdim. Burdur sınırlarından Muğla sınırları içerisine girdiğinizde sizi ilk Seydikemer karşılıyor. Sınırları içerisinde birçok tarihi ve turistik yer barındıran Seydikemer yeni ilçe olan bir yer (2012). Adını daha önce Fethiyeye bağlı olan Seydiler ve Kemer mahallelerinin birleşiminden almış. Ayrıca Fethiyenin eski adı olan Beşkaza (beş tane kasaba/ilçe anlamında) nın bir kazasının olduğu da yerel halk tarafından söylenmekte. Fethiyede sahil boyunda yürürken saat kulesini görürseniz 4 tarafından birinde yerel saatin gösterildiği kısımda “Beşkaza” yazıldığını göreceksiniz. Neyse Seydikemer’e dönelim;

Saklıkent Kanyonu

Seydikemer’in en uğrak yeri “Saklıkent Kanyonu”dur. Seydikemer’e 24 km Fethiyeye 45 km Antalya Kaş’a 65 km uzaklıkta olan Kanyon Antalya ile Muğlanın sınırını belirlemekte. Seydikemer’e bağlı Kayadibi köyünün sınırları içerisinde olan bu kanyon yaklaşık 18 km uzunluğa sahiptir. Kanyonun en güzel yeri ve en çok ziyaret edilen yeri kanyonun bittiği yerden buz gibi suyun seydikemer ovasına kendini bıraktığı yerdir. Kanyonun içinden geçen çayın/suyun/nehrin adı dargaz çayı. Kanyona ilk giriş yerinde yukarıdan gelen su size geçit vermediğinden yürüyecek alan yok. Bu yüzden kayalara sabitlenmiş demir kazıkların üzerine tahtalar ile yürüyüş yolu yapılmış bu yol yaklaşık 100-150 metre ilerde bitiyor, bittiği yerde kayaların arasından tabiri caizse dünyanın en soğuk suyu çıkmakta. Hani karpuz çatlatan soğuk sular olur ya işte tam manasıyla bu. Ayaklarınızı 2 dakika bu suyun içinde tutarsanız romatizma olma olasılığınız %100 artıyor 🙂 Birkaç noktadan çıkan bu sular kayaların arasından kanyona akıp ordan seydikemer ovasından geçip patara plajından kendini akdenize bırakıyor. Saklıkent kanyonunun ilerlerine giderseniz insanların çamur banyosu yaptıklarını göreceksiniz. Kanyonu yürüyerek bitirmek istiyorsanız yarım gününüzü buraya ayırmanız gerekir.

Saklıkent…

Seydikemerdeki Saklı güzellikler bununla bitmiyor. Sizi birkaç kilometre ilerdeki “Gizlikent Şelalesi”ne davet ediyorum.

Gizlikent Şelalesi ve Ben 🙂

İlk önce tesisden yaklaşık 40-50 metre aşağıya merdivenle iniyorsunuz, inerken şelalenin sesi uzaktan uzağa kulağınıza fısıldıyor; “Gizli güzellik burada” diye. Aşağıya suya indikten sonra geldim diye sevinmeyin daha yolunuz uzun. Yaklaşık 200-300 metre derenin içerisinde suyun içerisinde suya karşı ve sese doğru gidiyorsunuz. Su ile yeşilin iç içe girdiği bu eşsiz yolculukta şelalenin sesiyle başınızın döndüğünü hissedeceksiniz. Ve sonunda o filmlerde gördüğünüz şelale karşınızda olacak. Zaten ıslanmış olan üzerinizi kurulamayın aksine şelalenin altına girin. Deliliğin bu kadar zevkli olduğunu o an hissedeceksiniz 🙂 Ha unutmadan fotoğraf makinenizi ve cep telefonunuzu sudan korumayı unutmayın veya su geçirmez olsun. Telefonum su geçirmezdi ancak fotoğraf makinem öyle değildi olsun buna değerdi. Birde tesisin girişinde de göreceksiniz; “ayakkabı veya terlikleriniz böyle olabilir” köşesinde yırtık terlik ve sandaletleri göreceksiniz ona göre saklıkent ve gizlikent girişlerinde satılan naylon ayakkabıları alıp giymeniz sizin yararınıza olacaktır. Suyun sesinin kulağınızdaki uğultusunu ve suyun ayaklarında bıraktığı yorgunluğu atmak için seydikemere veya fethiyeye geri dönüş yolunda göreceğiniz bizim oralarda “divan” veya “Sedir” denilir genel kullanımla “şark köşesi” diye anılan yerler var, oralarda oturup ayaklarınızı uzatıp kahve içebilirsiniz. Buralarda yerel halkın geçim kaynaklarından biri olan zeytin ve zeytinyağı alarak bu topraklara, bu topraklardan geçimini sağlayan insanlara katkıda bulunabilirsiniz. Geri dönüş yolunda buraların bizden çok önceki sahipleri olan likyalıların Tlos antik kentini görmenizi tavsiye ederim. Seydikemerin Yaka Mahallesi sınırları içerisinde olan bu antik kent biraz yukarıda olması sebebiyle günümüze kadar korunabilmiş, ayrıca bu kent yine seydikemer sınırları içerisinde bulunan “Letoon” antik kenti ve “Patara” antik kentleri ile UNESCO Dünya Kültür Mirası listesindedir.

Tlos Antik Kenti

Kendinizi tarih içinde antik yunan tanrıları gibi hissedip kızgın kumlardan serin sulara bırakmak istiyorsanız tercihinizi “Patara” antik kenti ve plajından yana kullanın. Tarih içinde denize girmenin tek adresi burası. Tarihden bu yana binlerce milyonlarca insana ev sahipliği yapıp misafir eden bu alan gerçekten yaşanılası bir yer. En güzelini antik kent içinde yaşayan birkaç aile yapıyor. Doğanın içinde, tarihin tam ortasında, denizin kıyısında yaşamak gerçekten yaşamaktır. Onları görünce kendimi robot olarak görüyorum ben. Zamanı gelince pili biten bir robot….

Patara Antik Kenti
Patara Plajı

Seydikemer güzel bir ilçe Fethiyeye çok yakın, içerisinde birçok tarihi ve turistik alan barındırıyor. Güzelliklerin olduğu buraya gelmenizi ve görmenizi tavsiye ederim. Baştan söyleyeyim buralardan ayrılmak çok zor. Buralara tatile değil yaşamaya gelin. Şahsen ben geleceğim, kamu kurumunda çalışıyorum o yüzden buraları ilerde çalışmak için tercihlerimin arasına alacağım.

Oralarda iken birkaç 360 derece / 3 Boyutlu Fotoğraf çekmiştim onları da aşağıya ekliyorum.

Seydikemer Köprü
Saklıkent Kanyonu
Patara Plajı

Bir sonraki yazım yani İkinci Rotam Fethiye/Ölüdeniz. Yakında…

Deniz üstü köpürür
Hey canım rinna nay rinna rinna nay
Gemilere binsem götürür
Hey canım hey

Benim de buraya gelişim
Hey canım rinna nay rinna rinna nay
Bir güzelden ötürü
Hey canım hey
.
.
.

1 Yorum


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir