Plan yapmayı yıllar önce bırakmıştım. Ne yapsam olmadığı, ne yapsam değiştiremediğim yıllarda. Birde plansızlık üzerine kurulu bir mesleğe girince hepten ipler koptu. Ne zaman plan yapsam bir şekilde bozuluyordu hâlâ da öyle. Ha sonra anladım din kültürü ve ahlak bilgisi dersindeki kader ve kazaya inanmayı. Kader diye ince bir ipte cambazlık yapmaktı hayat. Hedef karşısıydı hep iki adım atıp yalpalayıp düştüm. Bu arada kader ve kazadaki “kaza” ise kaderde olanların başa gelmesi yani olayın gerçekleşmesidir. Bende hep kazaya kurban gittim hep.
Plansızlığında katkıları oldu elbette, mesela spontane yaşamayı öğrendim, fena mı? Anı yaşamayı, andan zevk almayı bugünün yarınını düşünmemeyi öğrendim.
Planlanmış gelecek planda olmayan gelenlerle değişti hep. Ve sonra ona göre çizildi gelecek planları ve o planlarda çizilenlerden farklıydı hep. Bu kısır döngü içerisinde yarının ne olacağını düşünemez oldum. Planlı plansızlıktı yaşadıklarım… yani kaderimdi.
—Orwell yarının planını yaptın mı?
+++ Efendim bilmediğim ve olasılıkların çok olduğu bir dünyada yarının planını yapmak saçma bence…