Başlık hayat felsefemdir.
Akışı sen belirleyemiyorsun. Sen yönlendirebiliyorsun ama bazen onu da yapamıyorsun.
O zaman sal gitsin, akışına bırak… (dini yönüyle tevekkül diye tabir edilir.)
Yine günlerden sıradan bir gün, dışarıda yağmur. Gözlerim yorgun, uyku ile uyanıklık arasından bakıyorum gözlüklerimin arkasından.
Dışarı çıkma çıkarsan salgın hastalığa yakalanırsın ve ölürsün. Ben yine her zamanki gibi ölüme meydan okuyorum meydanlarda… Öyle sandığınız gibi değil kendi isteğimle çıkmıyorum merak etmeyin. Kendi isteğiyle çıkanları (hiçbir işi olmayıp boş boş dolananları) geri evlerine göndermek için çıkıyorum.
Kendisini düşünmeyen başkalarını düşünür mü? Tabiki Hayır. Düşünmeyen dedim düşünemeyen olacak o. Düşünemeyen kişi kendisine de başkasına da faydası olmayandır. Gerek sosyal medyada gerekse sokakda Aziz Nesin’in “%60” sözünü doğrulayacak tonla insan görüyorum.
İnsanları zorla yönlendirmek olmuyor ancak “damardan girince” nasıl yönleniyorlar biliyormusunuz. Meydanlar doluyor meydanlar boşalıyor insanlar kendi olmaktan çıkıp sürü psikolojisine giriyorlar. Yapmayacaklarını yapıyorlar yapacaklarını yapmıyorlar.
Herkes kulaktan duyduklarını doğrulamadan sorgulamadan kabullenip doğruymuş gibi birbirine aktarıyor ki yanlış bilgiler virüs gibi yayılıyor, ki virüslerden daha tehlikeli şeyler var; “yalan yanlış bilgiler” tıpkı virüs gibi ölüme bile götürecek yalan bilgiler var. (Örnek virüsten korunmak için saf alkolü içip ölen iranlılar…)
Virüsle yatıp virüsle kalktığımız şu günlerde psikolojinizi sağlam tutmanın yolu herşeyi akışına bırakmak tedbirli olmak takdiri Tanrıya bırakmak.
Kulaklarınızın virüsü silinsin isterseniz sago dinleyin;
…
Kırılıyor ağacımın dalları bazen ama yine çiçek açıyor tek tek.
Kır parçala kalbimin camlarını,yüreğime değsin acı hissetmem ben.
Sal gitsin ya!
Akışına bırak,akışına bırak.
….
Merak etmeyin Bahar geliyor az kaldı sabredin. Güzel günler göreceğiz güneşli günler…